Eskişehir, Türkiye’de gezip gördüğüm en şahane yerlerden biridir. İki kez gezme şansım oldu, bir kez kendim, ikinci seferde de eşimle. Hiç gitmediyseniz, mutlaka gidin görün tadını çıkarın! Ben bu güzel anıları ölümsüzleştirirken, belki bir gün ziyaret etmek isterseniz sizlere de güzel bir fikir olur.
Hazırsanız başlayalım 🙂 Eskişehir’de nereleri gezdik? Nerede yedik? Ve geri kalan nasıl geldik, nerede kaldık, ne kadar ödedik ayrıntıları…
Gezmeye hazır mısın?
Porsuk Çayı
Porsuk çayı Eskişehir’in merkezini ikiye bölüyor. Yer yer birbirinden farklı ve renkli köprülerle yolun karşı tarafına yürüyebiliyorsunuz. Bu bölgede sağlı sollu dükkanlar ve kafeler, pek de yüksek olmayan binalar, çayın çevresindeki peyzaj şirin bir hava katıyor. Hele hava da güzelse bu yolu en azından bir kez baştan sona yürümek, sanki bir Avrupa şehrindeymiş hissi veriyor.
Hem gündüz gezin, hem akşam gezin. İki ayrı vakitte iki farklı tat alacaksınız.
Odunpazarı
Eskişehir’in en sembolik bölgelerinden biri Odunpazarı. Benzer tipte ahşap detayları yoğun olan evlerin bulunduğu bir bölge. İçinde alışveriş yapabileceğiniz han ve müzeler de bulundurmakta. Evlerin çevresinde dolanmak nostaljik bir duygu yaratıyor. Tek kötü yanı 10 dakika içinde bu konsepte uyan bütün evleri görüp hatta önlerinde fotoğraf çekilebiliyorsunuz. Ancak Odunpazarı’ndaki yolculuğunu uzun tutmak isteyenlere güzel haber! Görülecek güzel müzeler ve alışveriş yapılacak güzel bir han da mevcut.
Eskişehir Kurtuluş Müzesi
Odunpazarı’nda yer alan bu müzeye iki seferde de gittim. Kurtuluş savaşı günlerine sizi geri döndüren, o günleri size canlandırmaya çalışan bir müze. Müzeye ilk girdiğinizde Kurtuluş Savaşı Dönemi’ndeki karikatürlerle karşılaşıyorsunuz. O dönemin mizahı ve tarihi birleşince orjinal hikayeler ortaya çıkıyor. Ardından strateji odasına gidebilirsiniz. Burada koltuğun karşısında İsmet İnönü var, önünde de bir masa. Bu masada görseller ve haritalar üzerinden Kurtuluş savaşında izlenen stratejileri izleyebiliyorsunuz. Müze içinde yaklaşık her 20 dakikada bir video gösterisi oluyor. Yaklaşık 15 dakika süren videoda yine Kurtuluş savaşını izleyebilirsiniz.
Müze ziyaretinizin sonunda aşağıya inerken selfie alanında ücretsiz bir resim çekilip e-posta adresinize anında gönderebiliyorsunuz.
Bu duygu yüklü müzeye 29 Ekim gününde gitme şansım oldu ve Cumhuriyet Bayramını böylesine anlamlı bir etkinliklikle geçirdiğim için çok duygulandım. Normalde pazartesi günleri kapalı olmasına rağmen 29 Ekim’e özel açıktı, bunun için de ayrıca müze çalışanlarına teşekkürler.
Gitmeden önce sitesini de ziyaret edebilirsiniz.
Odunpazarı Ahşap Eserler Müzesi
Ufak bir ahşap eserler müzesi. Eserler sadece Türkiye de değil, farklı ülkelerden de gelmiş. Tur sırasında kendiniz geziyorsunuz. Arkada çok alakasız çalan müzik işin açıkçası beni rahatsız ettiğin vakit kaybetmeden oradan kaçtım, ama en hoşuma giden eseri çekmeye unutmadım.
Sıcak Cam Çalışma Atölyesi
Cam yapımının gösterildiği ve üretilen camların satıldığı bir atöyle. Bir sokağın iki köşesinde farklı yöntemleri izleyebiliyorsunuz. Bir tarafta küçük eserlerin öbür tarafta daha büyük eserlerin yapıldığı bir alan var. Büyük eserlerin yapıldığı alanda oturarak izlemeniz için mini bir anfi var, orada oturarak bu görsel şovu izleyebilirsiniz. Yapımı izlemek keyifli, çalışmanın sonucunda çıkacak eseri çok merak ediyorsunuz, ancak şov kısmı biraz eksik. Yıllar önce Murano’da izlediğim şov aklımdan çıkmazken, burada biraz daha hareket ve seyirci ile iletişim olmasını dilerdim.
Atlıhan El Sanatları Çarşısı
Odunpazarı’nın ruhuna uygun güzel bir han, iki katlı ahşap bir yapı. Ağırlıklı olarak hediyelik eşya, takı ve pipo satışı yapılan bir yer. Eskişehir’in lületaşı meşhur, zevkinize uygunsa lületaşından yapılmış bir ürün almayı tercih edebilirsiniz. Fiyatlar genelde oldukça makul, takmasanız bile hatıra olsun diye bir küpe alabilirsiniz örneğin.
Hazır o kadar gelmişken yolunuza devam etmeden han içinde bir Türk kahvesi de içmeyi ihmal etmeyin.
Sazova Parkı
Sazova Parkı şehirden uzak ancak Eskişehir’e gelince mutlaka görülmesi gereken bir yer. Park alanı çok keyifli, içinde görülmeye değer pek çok yer var, ben gezebildiğimiz kadarını anlatacağım. En meşhuruyla başlıyorum…
Masal Şatosu
Hani Eskişehir Turu tanıtımlarında sürekli gördüğünüz mavi beyaz şato! İşte o şato bu şato, o şatoyu Eskişehir’in merkezinde aramayın. Yakından da uzaktan göründüğü kadar güzel ve keyifli. Ben gittiğimde Türk bayrağı da asılmıştı.
Masal Şatosu gerçekten pek çok kişinin buraya gelme sebebi. Eğer içini gezmek isterseniz uzunca bir kuyruk maalesef beklemeniz gerekecek. Bizim zamanımız azdı, gezmemeye karar verdik.
Bilim Deney Merkezi
Çocuklar için muhteşem bir yer olsa gerek, bilimle tanıştırmak için çok güzel bir yer. Ben kendim de gezerken çok keyif aldım.
Eğer vaktiniz varsa ya da denk gelebildiyseniz tura da katılın. Orada Van de Graft Jeneratörü’nü de deneyebilme şansınız oluyor, ancak sadece tur vasıtasıyla, biz turu pasgeçtik. Biz ettik siz etmeyin, diken diken olmuş saçlarla fotoğrafınızı çektirin.
Yolculuğunuza dinazorlarla başlayıp ardından dünyada ve Türkiye’deki çok değerli bilim insanlarının kısa tanıtımlarının olduğu alanla karşılaşıyorsunuz. İlginizi çekebilecek farklı deneyim var. Örneğin bir kabine girip fırtınaya maruz kalmayı deneyebiliyorsunuz. Kumları dağıtıp toplayarak izohips haritası gözlemleyebiliyorsunuz. Tartının üzerine çıkıp tüm gezegenlerdeki kilonuzu görebiliyorsunuz (benimkini eksik ölçtü, tartıda o rakamı görebilmek mutluluktu).
Türk Dünyası Şaheserleri Parkı
Burada Türkiye’de ve diğer Türki cumhuriyetlerde (ya da bir zamanlar türklerin yaşadığı diyelim) yer alan eserlerin minyatürleri sergileniyor. Kocaman dev binaların minyatürlerini incelemek harika bir keyifti, her ayrıntısını o kadar detaylı çalışmışlar ki, bu eserleri yaratıp yanımıza kadar getirenleri içtenlikle kutluyorum.
Peki hangi eserler var derseniz? Tac Mahal, Selimiye Cami, Mostar Köprüsü bunlardan sadece bir kaçı.
Korsan Gemisi
Korsan Gemisi ve Nuh’un gemisi alternatiflerinden biz ilk bu gemiye geldik. Girip görüp çıktığınız küçük bir gemi, daha çok çocuklu aileler için önerebilirim.
Anadolu Üniversitesi Havacılık Parkı
Bir sürü eski uçağı (çoğu askeri uçak) bir arada görebileceğiniz bir park. Kullanılmış ve artık kullanılamayacak durumdaki uçakların atılmayarak insanların izlenimine sunulması bence güzel bir deneyim. 20 dakika da kalabilirsiniz, ya da tüm uçaklara ilişkin bilgileri okuyarak yarım gün geçirebilirsiniz, tamamen size kalmış.
Ulaşım için şehir merkezinin biraz dışında olduğu için araba imkanınız varsa araba, yoksa taksi ya da toplu taşıma seçeneklerini değerlendirebilirsiniz.
Eskişehir Şelale Park
Hani her şehri kuş bakışı izlediğiniz bir tepe vardır, Eskişehir için burası da Şelale Park. Burada Eskişehir ayaklarınızın altında, kuşbakışı izleme şansına sahipsiniz. Bununla beraber yeşillik alanlar, bu alan içinde büyük bir kafe bulunduruyor. Kafenin arkasında bir şelale, ilerisinde de Don Kişot ve Yel değirmenini de görebilirsiniz.
Şelale Park’a Odunpazarı’ndan yürüyerek gidebilirsiniz (ilk seferde ben öyle yaptım). Zamanınız kısıtlı ise ve çok yokuş çıkmak sizi zorlayacaksa bu seçeneği çok önermiyorum, ancak çıkılabiliyor. Sokaklar biraz ıssız bu sebeple biraz tedirginlik hissi verebilir, ancak bölgenin halkı yaşıyor, o sebeple güvenli. Hatta bir teyze bana yolu bulmam konusunda yardımcı oldu, muhabbet ettik. 🙂
Yemeğe Hazır Mısın?
Eskişehir’de yemek yemek için farklı restoranlarda bulundum. Gerek fast food, gerek şık bir yemek.
Eskişehir’in pek meşhur olan yemeği yok ancak çiğ börek çok popüler. Papağan Çiğ Börek‘te böreklerimizi yedik. Porsiyonlar büyük, karnınız tok ve sadece tatmak istiyorsanız iki kişi bir porsiyonu paylaşabilirsiniz. Bununla beraber çok kalabalıktı, hizmet alabilmeniz için beklemeniz gerekiyor. Çiğ börekle pek aram yoktur, ancak sevenler beğeniyormuş.
Eskişehir’de yerel bir fast food burger restoranı olarak Pino‘yu deneyebilirsiniz. Burgeri alıştığımdan farklı bir tattaydı, ancak Eskişehir’de Pino’ya yoğun bir ilgi olduğunu söyleyebilirim.
Çin yemeği seviyorsanız Chinatown Restaurant‘tan çok memnun kaldık, genel olarak İstanbul’daki zincir uzak doğu mutfağının iyi versiyonları tadındaydı, ortam ve servisten çok memnun kaldık.
222 popüler restoran ve barların olduğu bir muhit, ancak ilk gittiğimde ertesi günü zehirlenince 222’yi hayatımdan çıkardım.
Yürürken biraz dinlenelim, bir çay içelim, tatlı yiyip tatlı konuşalım derseniz, Rumeli Çikolatacısı‘nda çayın yanında bir fondü keyfi yapabilirsiniz. Bu çikolatacıya her gidişimde birden fazla uğradım, sanırım Eskişehir’le çikolatacıyı özdeşleştirmeye bile başladım. 🙂
Akşam bir yerlerde bir şeyler atıştırıp, yanına da bir bira içsem derseniz, Barlar Sokağı‘nı tercih edebilirsiniz. Özellikle Beyoğlu’nın eski günlerini andırıyor. Ancak benim tercihim, iki seferdir, otelimin yanında Porsuk Çayı’nın karşısında kalan Traveler’s Cafe. Fiyatlar tamamen İstanbul fiyatları ancak pubın içi çok keyifli ve çok farklı dünya birası çeşidine sahip.
Kendinizi biraz hasta gibi hissediyorsanız, hava bir anda soğuduysa Onur İşkembe‘de bir çorba içip yolunuza devam edebilirsiniz.
Ve geri kalan tüm konular…
Otel: İki seferdir çok memnun kalıyorum, SennaCity otel tam Porsuk Çayı üzerinde hijyeni ve konforu güzel bir otel. Anlaşmalı olduğu bir otopark var, ancak anahtar bırakma konusunda hassasiyetiniz varsa biraz konuşarak anahtarsız bırakabiliyorsunuz arabanızı. Eskişehir’de merkezi bir yer seçmek özellikle seyahatiniz sırasında sizi büyük ölçüde ulaşım sorunundan kurtaracaktır.
Booking.comFiyatlar: Eskişehir’de fiyatlar, bir İstanbullu’ya göre elbette makul. Ancak özellikle fiyat konusunda en takdir ettiğim yerler müzelerdi. Müzelerde 3-5 lira gibi cüzi ücretler talep ediliyordu ve müzelere ilgi büyüktü. İnsanları müze gezmeye teşvik etmek gerekli, İstanbul’daki fiyatları bildiğim için Eskişehir’i ayakta alkışlıyorum.
Ulaşım: Eskişehir’e İstanbul’dan tren, otobüs ya da arabayla gelme seçeneklerim vardı. Otobüs ve arabayı kullandım. Toplu taşıma için tren hızlı bir alternatifti ancak akşam vakti tek başıma Pendik’ten evime yol bulmaya çalışmak, sabah Pendik’e ulaşmaya çalışmak yerine evime çok yakın otobüs garajı beni otobüs yolculuğuna ikna etti. Otobüsle bir molalı kolay bir yolculuk oluyor. Yaklaşık 5 saat sürüyor. (Eskişehir’e vardığınızda da tramvay ya da başka bir vasıta kullanarak şehir merkenize yol almanız da gerekli.) Araba ile de çok mola verirseniz, tatil günü gittiyseniz yine 5-6 saat sürüyor.
Hava Durumu: İki gidişimde de Ekim ayında gittim. Güneş olduğu sürece hava ılık hatta sıcak bile olurken gece çok soğuk olabiliyor. Son gittiğimde gündüz 21C’yi görürken gece 2C’yi gördük. Bir günde 19C fark, karasal iklimin gerçekten yaşandığını gösteriyor. Özellikle nem oranının yoğun olduğu bir yerden geliyorsanız, nemlendirici sürmeyi unutmayın ve sabah ile akşam farklı giyinin ya da kat kat giyinin.
Tekrar tekrar gitmek istediğim şehir Eskişehir… Umuyorum tekrar gideceğim.